2 Ağustos 2011 Salı

Allah (cc)'a Gönülden Güvenip Razı Olmak


Rabbimiz olan Yüce Allah (cc) sonsuz güzel ahlaklı, kullarına karşı sonsuz şevkat, merhamet ve adalet sahibi olandır. Allah (cc), her insanın imanı anlayabilmesi, Allah (cc)'ın büyüklüğünü görüp takdir edebilmesi, Müslüman fıtratını yaşayıp cennete layık bir ahlaka ulaşabilmesi için kaderi olabilecek en mükemmel ve en hikmetli şekilde yaratandır. Allah (cc) Rahman ve Rahim isminin tecellisiyle, üstün aklı ve adaletiyle her kulu için olabilecek en güzel kaderi belirlemiş, onun için en hikmetli hayatı yaratmıştır. İnsanın bu yaşam süresi içerisinde karşılaştığı zorluk, sıkıntı, yokluk, eksiklik, mahrumiyet gibi görünen her detay, Rabbimiz'in rahmetinin birer tecellisidir. 

Kimi insanlar, Allah (cc)’ın yarattığı olayların hikmetleri, çok net bir şekilde ortaya çıkıncaya kadar bunların kendileri için birer hayır olduğunu anlamaz ve bundan dolayı da Allah (cc)'a gereği gibi teslim olamaz. Oysa ki Allah (cc)'ın dünya hayatında insanlar için yarattığı nimetler ve güzellikler kadar, mahrumiyet, zorluk ya da sıkıntılar da dünyada ve ahirette çok büyük hayırlara vesile olacak olaylardır. Çoğu zaman büyük nimetlerin oluşmasına vesile olan, öncesinde yaşanan bu eksikliklerdir. Zorluk ve sıkıntılar, Allah (cc)’ın kullarını güzel ahlaka ve cennete layık olacak bir iman derinliğine ulaştırmak için yarattığı bir eğitim vesilesidir.
 Mümin, nefsine zor gelen, sabretmesini, tevekkül etmesini gerektiren durumlarla karşılaştığında, bunların mutlaka hayrına olduğunu, sonucunda Allah (cc)'ın bunu mutlaka bir güzelliğe dönüştüreceğini asla unutmamalıdır. Ani, beklenmedik ya da karmaşık gibi görünen şartlarda da bu şuur açıklığıyla düşünmeli, Allah (cc)'a karşı mutlaka teslimiyetli bir ahlak göstermelidir. Allah (cc), peygamberlerin hayatlarında da bu tür örnekler yaratmıştır. Tarih boyunca gönderilmiş olan elçiler, peygamberler, sahabeler hep zorluklarla eğitilmiş ve kamil imana bu vesileyle ulaşmışlardır. Bu nedenle müminin her şartta sabretmesi, irade göstermesi, hikmetini anlamasa da Allah (cc)'a güvenip “Rabbim mutlaka bunu benim için hayır olarak yaratıyor” diye düşünmesi gerekir. Nitekim bunun aksi, cahiliye insanlarının gösterdiği ahlaktır. Bu insanların bazıları da nimet geldiğinde Allah (cc)'ı takdir edebilir, şükredebilirler. Ama en küçük bir aksaklık, eksiklik, acı, üzüntü ya da sabretmelerini gerektiren bir durumla karşılaştıklarında Allah (cc)'ı hemen unuturlar. Allah (cc)'ın tüm bunları mutlaka hikmetle yarattığına inanıp güvenirlerse, samimi olarak Allah (cc)'tan yana bir ahlak gösterirlerse Allah (cc)'ın mutlaka yardım, nimet ve rahmetini vereceğini düşünmezler. Gösterdikleri bu ahlaktan dolayı da, o olay onlar için gerçekten de dünyada da ahirette de aleyhlerine neticelenir. Dolayısıyla mümin eğer Allah (cc)'ın rızasını, rahmetini ve cenneti kazanmak istiyorsa, o zaman cahiliye inançlarıyla hareket eden bu kimselerin bu tavrından farklı bir ahlak göstermeli ve Allah (cc)'a olan samimi güvenini ortaya koymalıdır. Zira müminin en önemli özelliklerinden biri hayatının her anında imani bir derinlik içerisinde yaşamasıdır. Allah (cc)'ın bildirdiği gerçeklerin her an şuurunda olarak yaşaması, onu çevresindeki cahiliye ahlakı gösteren insanlardan ayıran bir nimet ve güzelliktir. Allah (cc)'tan başka İlah olmadığının, insanların hiçbir gücü olmadığının; olayları yaratanın, sözleri söyleyenin, kararları verenin insanlar olamayacağını, bunların herbirinde Allah (cc)’ın Yüce takdirinin tecelli ettiğini hiç unutmaması gerekir. Allah (cc)'ın kudreti herşeyi sarıp kuşatmıştır. Allah (cc) dilemedikçe hiçbir insan kendi iradesiyle birşeylere karar veremez, kanaat oluşturamaz, eleştiri yapamaz, buğz edemez, sevgi duyamaz, güvenemez. Bunların hepsini insanların kalbinde belirli hikmetlerle oluşturan yalnızca Allah (cc)'tır. Dolayısıyla mümin, her ne ile karşılaşırsa karşılaşsın, Allah (cc)'ın herşeyi bir hikmetle yarattığını bilmenin verdiği sevinç ve mutluluk içerisinde şükredici bir ahlak, gönülden teslimiyet ve kanaatkarlık içerisinde yaşar. Allah (cc)'ın merhametini sadece kendisine nimet verildiğinde değil, sıkıntı ve zorluk anında da tüm açıklığıyla hisseder ve Allah (cc)'a çok derin bir sevgiyle bağlanır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder